Bilirkişi raporu, ceza muhakemesi sürecinde teknik ve özel uzmanlık gerektiren konuların aydınlatılmasında kritik bir rol oynar. Yargılama makamlarının karar verirken dayandığı bu raporlar, maddi gerçeğe ulaşma yolunda önemli bir delil niteliği taşır. Özellikle teknik bilgi gerektiren karmaşık durumlarda mahkeme, kendi uzmanlık alanı dışında kalan hususlarda bilirkişi görüşüne başvurarak kararını güçlendirir. Bu süreçte hem raporun hazırlanışı hem de tarafların rapora itiraz hakkı, ceza yargılamasının adil ve dengeli işlemesini sağlar.
Bilirkişi Raporu İhtiyaçlarınız İçin
Hızlı, Güvenilir ve Bilimsel Çözümler
Dava süreçlerinizde doğru ve eksiksiz bir bilirkişi raporu en büyük avantajınızdır. DNA Kriminal ve Adli Bilişim olarak, uzman kadromuzla teknik doğruluğu yüksek, yasal standartlara uygun ve hızlı çözümler sunuyoruz.
Bilirkişi Kimdir?
Türk hukuk sisteminde bilirkişi, mahkemelerin veya tarafların talebiyle, dava veya uyuşmazlık konusu teknik, bilimsel, tıbbi ya da mesleki konular hakkında görüş bildirmek üzere görevlendirilen uzman kişidir. Yargılama sürecinde mahkemeye bilgi, analiz ve değerlendirmeleriyle katkı sunar.
Bilirkişilik görevi, belirli bir alanda uzmanlığı ve tecrübesi olan kişiler tarafından üstlenilir. Mahkeme tarafından atanır ve inceleme yapılması istenen konu üzerinde çalışma yaparak sonuçlarını yazılı bir raporla mahkemeye sunar. Hazırlanan bilirkişi raporu, hakimin karar sürecinde etkili bir delil olabilir; mahkeme bu raporu dikkate alarak hüküm kurabilir.
Ancak bilirkişinin en temel yükümlülüğü, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesine bağlı kalmaktır. Kendi uzmanlık bilgisine dayanarak, objektif bir yaklaşımla görüş sunmalı; hiçbir tarafla doğrudan iletişim kurmadan yalnızca teknik veriye dayalı değerlendirmelerini raporlamalıdır.
Uygulamada, hakim ve savcıların her konuda teknik bilgiye sahip olması mümkün değildir. Özellikle karmaşık hesaplamalar, olay analizleri veya dijital izlerin değerlendirilmesi gibi alanlarda bilirkişiye başvurulması gerekebilir. Bu noktada bilirkişilik kurumu devreye girer ve uzman görüşüyle adil yargılamaya katkı sağlar.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 63. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesi, bilirkişiye hangi durumlarda başvurulabileceğini belirtmiştir. Her iki düzenleme de ortak şekilde, yalnızca hukuki bilginin yetersiz kaldığı ve özel teknik uzmanlık gerektiren hallerde bilirkişi görüşünün alınabileceğini ifade eder.
Ancak dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da şudur: Kanun, hâkimlerin sahip oldukları genel hukuk bilgisiyle çözebilecekleri meselelerde bilirkişiye başvuramayacaklarını açıkça belirtmiştir. Uygulamada her dosyanın bilirkişiye gönderilmesi gibi yaygın eğilimler olsa da, bu maddeler bu tür durumlara sınır getirmeyi amaçlamaktadır.
Bilirkişinin Görevi ve Önemi
Bilirkişiler, mahkemelerin teknik bilgi gerektiren konularda başvurduğu uzman kişilerdir. Bilimsel, mesleki, tıbbi ya da özel uzmanlık gerektiren durumlarda, hâkim veya tarafların talebiyle görevlendirilirler ve uyuşmazlık konusu hakkında değerlendirme yaparak görüş bildirirler.
Görev verilen bilirkişinin, ilgili alanda yeterli bilgi birikimine ve uygulama tecrübesine sahip olması gerekir. Bilirkişi, kendisine verilen konuyu objektif biçimde inceleyerek ulaştığı sonuçları ayrıntılı ve anlaşılır bir rapor haline getirir. Bu rapor, mahkemenin karar verirken kullanabileceği önemli bir başvuru kaynağıdır.
Tarafsızlık, bilirkişilik kurumunun temel ilkesidir. Bilirkişi, kişisel görüş veya menfaatlerden uzak durmalı; yalnızca teknik verilere ve uzmanlık bilgisine dayanan nesnel değerlendirmelerde bulunmalıdır. Taraflarla doğrudan iletişime geçmez ve yalnızca mahkemeye yönelik bir rapor hazırlar.
Sonuç olarak bilirkişilik, adil bir yargılama sürecinin sağlanmasında kritik bir rol oynar. Doğru ve eksiksiz hazırlanmış bilirkişi raporları, mahkeme kararlarının daha sağlıklı, tarafsız ve isabetli şekilde verilmesine önemli katkı sağlar.
Bilirkişi Raporu Nedir?
Bilirkişi raporu, bir dava ya da hukuki uyuşmazlık kapsamında teknik, bilimsel veya mesleki uzmanlık gerektiren konuların incelenmesi sonucu hazırlanarak mahkemeye sunulan resmi belgedir. Bu rapor, mahkemenin görevlendirdiği alanında uzman bir kişi veya birden fazla bilirkişi tarafından oluşturulur.
Raporda, bilirkişinin yaptığı incelemeler sonucunda elde ettiği bulgular, değerlendirmeler ve görüşler yer alır. Mahkeme, bu raporu delil olarak kabul edebilir ve karar sürecinde dikkate alabilir. Ancak, bilirkişi raporu mahkemeyi bağlamaz; hâkim raporu değerlendirip kabul edebilir ya da gerekçesiyle birlikte farklı bir sonuca varabilir.
Bilirkişi raporları çoğunlukla özel hukuk uyuşmazlıklarında kullanılsa da kamuya yönelik davalarda da önemli bir yer tutar. Örneğin; bir inşaatta meydana gelen yapısal bir hata, tıbbi müdahaleye bağlı bir zarar veya finansal belgelerdeki usulsüzlük gibi durumlarda bilirkişi görüşüne başvurulabilir. Aynı şekilde iş kazaları, sigorta talepleri ve mesleki sorumluluk davalarında da raporlar yol gösterici olabilir.
Raporun geçerliliği ve etkililiği, bilirkişinin uzmanlığı kadar, raporun doğru, eksiksiz, açık ve tarafsız biçimde hazırlanmasına bağlıdır. İnceleme sürecinde belgelerin analizi, olay yeri incelemesi, teknik ölçümler veya tanık beyanları gibi çeşitli yöntemlerden yararlanılabilir. Hazırlanan rapor, teknik dilin yanı sıra herkesin anlayabileceği açıklıkta yazılmalı, kullanılan terminoloji yalın ve anlamlı olmalıdır.
Sonuç olarak, bilirkişi raporu hem yargı süreci hem de taraflar açısından güvenilir bir değerlendirme aracı olarak işlev görür. Ancak bu işlevin sağlıklı şekilde yerine getirilmesi, raporu hazırlayan bilirkişinin hem alanında yetkin hem de objektif olmasıyla mümkündür.
Bilirkişi Raporunun Bağlayıcılığı
Bilirkişi raporunun mahkeme üzerindeki etkisi, raporun içeriğine ve yargılama sürecindeki değerlendirme biçimine göre değişiklik gösterebilir. Genel kural olarak, bilirkişi raporu mahkemeye sunulan delillerden biridir ve hâkim, kararını verirken bu raporu dikkate alabilir. Ancak rapor, mahkemeyi bağlayan mutlak bir belge değildir.
Hâkim, bilirkişi raporunu değerlendirirken bağımsız karar verme yetkisine sahiptir. Raporun teknik değerlendirmeleri ve ulaştığı sonuçlar, hâkimin kararına yön verebilir; fakat yetersiz, çelişkili ya da hatalı görülen bir rapor dikkate alınmayabilir. Bu durumda mahkeme, yeni bir bilirkişi incelemesi talep edebilir ya da kendi hukuki değerlendirmesiyle farklı bir sonuca ulaşabilir.
Öte yandan, bazı durumlarda taraflar bilirkişi raporunun sonuçlarını kabul edebilir veya itiraz edebilir. Rapora yönelik farklı görüşler ya da belirlenen eksiklikler, mahkemenin raporu ne ölçüde dikkate alacağı üzerinde doğrudan etkili olabilir.
Kısacası, bilirkişi raporu yargılama sürecinde önemli bir teknik destek sağlar ve güçlü bir delil niteliği taşır. Ancak nihai kararın şekillenmesinde raporun etkisi, içeriğinin kalitesi ve tarafların tutumu gibi unsurlara bağlı olarak değişebilir.
Bilirkişi Delilinin İşlevi ve Yargılamadaki Değeri
Bilirkişi, mahkemelerin teknik veya özel bilgi gerektiren konularda doğru ve isabetli kararlar verebilmesi için kritik bir destek sunar. Bu kapsamda hazırlanan bilirkişi raporları, davanın seyrini etkileyebilecek nitelikte önemli deliller arasında yer alır.
Bir bilirkişi raporunun yargılamadaki değeri, büyük ölçüde raporu hazırlayan uzmanın bilgi düzeyi, mesleki tecrübesi ve konuyu ne derece derinlemesine analiz edebildiğiyle doğrudan ilişkilidir. Bilirkişi, raporunda teknik değerlendirmelerini ve konuya ilişkin görüşlerini net ve gerekçeli şekilde sunar. Mahkeme bu görüşleri kabul ettiği takdirde, rapor karar üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olabilir.
Ancak burada en önemli unsurlardan biri, bilirkişinin tarafsızlığını korumasıdır. Hazırlanan rapor, hiçbir tarafın lehine veya aleyhine önyargı içermemeli; yalnızca uzmanlık bilgisine ve somut verilere dayanmalıdır. Kişisel veya ticari çıkarlar gözetilerek hazırlanmış bir rapor, hem mahkeme kararını olumsuz etkiler hem de adil yargılama ilkesini zedeler.
Sonuç olarak, bilirkişi raporları mahkemelerin teknik konularda doğru karar vermesini sağlayan güçlü bir araçtır. Raporun objektif, açık ve uzmanlıkla hazırlanmış olması, hem kararın adil olmasına katkı sunar hem de yargılamanın güvenilirliğini artırır.
Ceza Muhakemesinde Bilirkişi İncelemesi
Bilirkişi İncelemesinin Tanımı
Ceza muhakemesi sürecinde, çözümü özel uzmanlık ya da teknik bilgi gerektiren konularla karşılaşıldığında, hâkim tarafından görevlendirilen tarafsız ve yetkin kişilere bilirkişi denir (CMK m. 62–73). Bu kişiler, ilgili konuda bilimsel ya da teknik görüş sunabilecek bilgi ve deneyime sahip olmalıdır. Bilirkişiler, görevlerini tarafsızlık ilkesine uygun olarak yerine getirmek zorundadır ve bu süreç sonunda yaptıkları inceleme, seyahat giderleri ve verdikleri emek karşılığında ücret alma hakkına sahiptirler.
Bilirkişiye Başvuru Süreci
Bilirkişiliğe ilişkin düzenlemeler, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu kapsamında yer almaktadır. Hâkim veya savcı, teknik bilgi ya da özel uzmanlık gerektiren durumlarda bilirkişiye başvurabilir. Ancak çözümü hukuk bilgisi ve mesleki deneyimle mümkün olan konularda bilirkişi atanamaz.
Kanun açıkça belirtmektedir:
“Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel bilgiyle çözülebilecek konularda bilirkişiye başvurulamaz.”
Ayrıca, hukuk eğitimi almış bir kişinin bilirkişi olarak atanabilmesi için, hukuk dışı bir alanda uzmanlığını belgelemesi gereklidir. Aksi halde, bilirkişilik siciline kaydedilmesi mümkün değildir.
Bilirkişiye Başvurunun Zorunlu Olduğu Durumlar
Bazı özel hallerde, bilirkişiye başvurmak yasal olarak zorunludur. Bu durumlar Ceza Muhakemesi Kanunu’nda şu şekilde sıralanmıştır:
- Sahte para ve değerli evrak incelemeleri
- Sanığın akıl sağlığının tespiti (CMK m. 74)
- Yeni doğmuş ölü bebek incelemesi (CMK m. 88)
- Ölü muayenesi ve otopsi işlemleri (CMK m. 86–87)
- Zehirlenme şüphesi durumları (CMK m. 89)
Bu gibi teknik uzmanlık gerektiren olaylarda, bilirkişi görüşü yargılama sürecinin sağlıklı işlemesi açısından büyük önem taşır.
Bilirkişi Atanması ve Sayısı
Bilirkişi, mahkeme veya hâkim tarafından re’sen (kendiliğinden) atanabileceği gibi, Cumhuriyet savcısı, katılan, vekili, şüpheli, sanık, müdafi veya yasal temsilcinin talebi üzerine verilen kararla da görevlendirilebilir. Olayın niteliğine göre, birden fazla bilirkişinin görevlendirilmesi de mümkündür ve hukuken herhangi bir engel teşkil etmez.
Atamalar genellikle ilgili ilin bilirkişi listesinden yapılır. Ancak hâkim gerekli gördüğünde —gerekçesini ara kararda açıkça belirtmek kaydıyla— listede yer almayan bir kişiyi de bilirkişi olarak atayabilir. Ayrıca bazı durumlarda, sanık ve müdafiye bilirkişiyi seçme hakkı da tanınabilir.
Bilirkişilik Yönetmeliği ise farklı bir bölgede bulunan bir konu hakkında bilirkişi görevlendirilmesini özel olarak düzenler. Eğer inceleme yapılacak konu başka bir bölgeye aitse ve fiziksel olarak evrak gönderimi veya yerinde inceleme gerekmiyorsa; ilgili uzmanlık alanında bilirkişi bulunmaması şartıyla, UYAP üzerinden elektronik ortamda farklı bir bölgenin bilirkişi listesi kullanılarak atama yapılabilir.
Bu düzenleme, bilirkişilik sürecinin esnek, hızlı ve teknik ihtiyaçlara uygun şekilde yürütülmesini sağlamayı amaçlamaktadır.
Bilirkişilik Görev Süresi
Bilirkişiye verilen görevin tamamlanması için yasal olarak tanınan süre en fazla 3 aydır. Ancak özel durumlar söz konusu olduğunda, bilirkişinin talebi üzerine bu süre bir defaya mahsus olmak üzere ek 3 ay daha uzatılabilir. Böylece toplam görev süresi altı aya kadar çıkabilir.
İlgili yönetmelik, bu süreye uymayan veya görevini yerine getirmeyen bilirkişiler için ciddi yaptırımlar öngörmüştür. Görevin zamanında tamamlanmaması durumunda, bilirkişi hem doğabilecek zararlardan tazmin sorumluluğu taşır hem de bilirkişi listesinden çıkarılabilir. Ayrıca, gerekli hâllerde üç aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılması da mümkündür.
Bilimsel Mütalaa Nedir?
Ceza muhakemesi sürecinde taraflar, bilirkişi raporuna ek olarak farklı bir uzmandan görüş almayı talep edebilir. Bu tür teknik görüşlere bilimsel mütalaa adı verilir. Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, şüpheli, sanık, müdafi ya da kanuni temsilci; davayla ilgili olarak uzman bir kişiden bilimsel mütalaa isteyebilir.
Ancak CMK’nın 67. maddesi 6. fıkrası gereği, bilimsel mütalaa talebi için mahkemeden ayrıca ek süre istenemez. Bu nedenle, tarafların bu hakkı kullanırken sürelere dikkat etmeleri büyük önem taşır.
Bilirkişinin Reddi
Bilirkişinin reddi, temelde hâkimin reddine benzer gerekçelere dayanır. Ayrıca, bilirkişinin aynı dosyada geçmişte hâkimlik yapmış olması da reddi gerektiren bir durumdur. Bu gibi hâllerde, taraflar bilirkişinin görevden alınmasını talep edebilir.
Ret talebi, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısına, kabul edilmediği takdirde ise sulh ceza hâkimliğine; kovuşturma aşamasında ise doğrudan ilgili mahkemeye veya hâkime sunulur. Ret talebinin gerekçeli olması ve yasal dayanaklara dayanması gerekmektedir.
Bilirkişinin reddini gerektiren başlıca sebepler şunlardır:
- Bilirkişinin, söz konusu suçtan bizzat zarar görmüş olması
- Şüpheli, sanık veya mağdur ile arasında, geçmişte sona ermiş olsa bile evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuş olması
- Taraflardan biri ile kan veya kayın hısımlığı ilişkisinin (üstsoy, altsoy, üçüncü derece dâhil) mevcut olması
- Evlatlık ilişkisi bulunması
- Evlilik sona ermiş olsa bile, ikinci dereceye kadar kayın hısımlığı bulunması
- Aynı dosyada daha önce Cumhuriyet savcısı, adli kolluk görevlisi, müdafi ya da mağdur vekili olarak görev yapmış olması
- Aynı davada tanık ya da bilirkişi olarak dinlenmiş olması
Bu koşulların herhangi biri mevcutsa, bilirkişinin tarafsızlığı zedeleneceği için görevine devam etmesi hukuken mümkün değildir. Bu tür durumlarda reddedilen bilirkişi yerine, yeni bir bilirkişi görevlendirilir ve yargılama sürecinin adil şekilde ilerlemesi sağlanır.
Bilirkişilikten Çekinme
Ceza muhakemesi hukukunda, tanıklıktan çekinmeye ilişkin hükümler, bilirkişiler için de geçerlidir. Bazı durumlarda, atanan bilirkişi görev üstlenmekten çekilme hakkına sahiptir. Bu, bilirkişinin tarafsızlığını etkileyebilecek veya çıkar çatışması yaratabilecek durumlarda devreye girer.
Bilirkişinin çekinebileceği durumlar:
- Şüpheli veya sanığın nişanlısı olması
- Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli veya sanığın eski eşi olması
- Şüpheli veya sanıkla kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde olması (üstsoy, altsoy veya üçüncü dereceye kadar)
- Şüpheli veya sanıkla evlatlık ilişkisi bulunması
Meslekî sır kapsamına giren çekinme hâlleri:
Aşağıdaki meslek grupları, meslekleri gereği elde ettikleri bilgiler nedeniyle bilirkişilik görevinden çekilebilir:
- Avukatlar, stajyerleri ve yardımcıları
- Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve tıp meslek mensupları
- Mali müşavirler ve noterler
Bu kişiler, meslekî görevleri nedeniyle elde ettikleri özel bilgileri açıklamak zorunda bırakılmamak adına bilirkişilikten çekilebilirler.
Ayrıca, kanunda açıkça sayılmamış olsa bile, bilirkişi olarak atanan kişi, tarafsızlığına gölge düşürebilecek başka bir gerekçesi varsa da görevi kabul etmeyebilir.
Bilirkişiliğin Zorunlu Olduğu Durumlar
Bazı kişiler için bilirkişilik görevi zorunludur ve çekilme hakkı bulunmaz. Bu durumlar şunlardır:
- Resmî bilirkişi listelerinde yer alan kişiler (6754 sayılı Kanun’un 64. maddesi uyarınca)
- İncelemenin yapılabilmesi için özel fen ve sanat bilgisine sahip meslek grupları
- Kanunen, ilgili konuda bilirkişilik yapmaya yetkili kılınmış meslek mensupları
Bu kapsamda olan kişiler, yasal sorumluluk gereği bilirkişilik görevini üstlenmek zorundadır.
Bilirkişi Raporu ve Rapora İtiraz Hakkı
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca, bilirkişi, kendisine verilen görevi tamamladığında yaptığı incelemeleri ve ulaştığı sonuçları içeren ayrıntılı bir rapor hazırlar. Bu rapor, incelemenin eksiksiz yapıldığını belirten bir ibareyle birlikte imzalanarak ilgili makama sunulur. Eğer mühürlü deliller varsa, bunlar da raporla birlikte teslim edilir ve bu süreç tutanakla kayıt altına alınır.
Farklı Görüşlerin Bildirilmesi
Birden fazla bilirkişinin görevlendirilmiş olması durumunda, görüş ayrılığı varsa her bir bilirkişi kendi değerlendirmesini ve gerekçesini açıkça rapora yazar. Ortak bir kanaate varılamaması hâlinde, farklı görüşler açıkça belirtilmek zorundadır.
Bilirkişinin Yetki Sınırları
Bilirkişiler yalnızca özel bilgi ve teknik uzmanlık gerektiren alanlarda görüş sunabilirler. Hukuki nitelendirme yapmak veya hâkimin yerine geçecek yorumlarda bulunmak bilirkişinin yetki alanı dışında kalır. Raporda ya da sözlü açıklamalarda bu sınırların dışına çıkılması yasaktır.
Raporun Taraflara Bildirilmesi
Bilirkişi raporları duruşma esnasında doğrudan taraflara — Cumhuriyet savcısı, sanık, müdafi, mağdur veya vekiline — elden verilebileceği gibi iadeli taahhütlü mektupla da gönderilebilir.
İtiraz Süreci
Rapora itiraz hakkı taraflara tanınmıştır. Bilirkişi incelemesi tamamlandıktan sonra mahkeme, yeni bir inceleme talebi ya da mevcut rapora itiraz için taraflara süre tanır. İtirazlar gerekçeli ve yazılı olarak yapılır. Mahkeme, bu itirazları reddettiği takdirde, üç gün içinde gerekçeli bir karar vermekle yükümlüdür.
Bilimsel Mütalaa Hakkı
Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık, müdafi, mağdur veya vekilleri, bilirkişi raporunun hazırlanması sürecine katkı sunmak ya da rapora karşı kendi delillerini güçlendirmek amacıyla, uzman bir kişiden bilimsel mütalaa alma hakkına sahiptir. Ancak, bu talep için mahkemeden ek süre istenemez.
Özetle:
Bilirkişi raporları, yargı sürecine teknik ve uzman görüş sunmak amacıyla düzenlenir. Ancak bu raporlar, tartışmasız ve bağlayıcı belgeler değildir. Taraflar, yasal sınırlar içerisinde kalarak rapora karşı görüş bildirebilir, itiraz edebilir ve gerektiğinde alternatif uzman görüşü sunabilir. Bu süreç, adil ve dengeli bir yargılama ortamının temel taşlarından biridir.
Bilirkişi Raporları ile İlgili Sık Sorulan Sorular
Bilirkişi raporu kaç günde çıkar?
Bilirkişi raporları genellikle 3 ay içinde tamamlanır. Gerekli görülürse bu süre bir defaya mahsus olmak üzere 3 ay daha uzatılabilir.
Bilirkişi raporu kesin bir delil midir?
Hayır, kesin delil değildir. Mahkeme tarafından değerlendirilen delillerden biridir.
Bilirkişi raporu mahkemeyi ne kadar etkiler?
Bilirkişi raporu hakimin karar sürecinde etkilidir; ancak karar tek başına bilirkişi raporuna dayanarak karar verilmez. Mahkeme diğer delillerle birlikte değerlendirir.
Hâkim bilirkişi raporuna uymak zorunda mı?
Hâkim raporu dikkate alır fakat bilirkişi raporları bağlayıcı değildir. Gerekçesini belirterek farklı bir karar verebilir.
Bilirkişi raporundan sonra mahkeme biter mi?
Hayır. Rapor, yargılamanın bir aşamasıdır. Mahkeme süreci, diğer delil ve beyanların da değerlendirilmesiyle devam eder.
Bilirkişi Raporu Nasıl Hazırlanır?
Bilirkişi raporu hazırlama süreci, titiz bir inceleme ve teknik uzmanlık gerektirir. Öncelikle mahkeme tarafından belirlenen inceleme konusu detaylı şekilde analiz edilir, ilgili belgeler, dijital veriler veya fiziksel deliller değerlendirilir. Ardından, uzmanlık alanına göre uygun yöntemlerle elde edilen bulgular derlenir ve açık, anlaşılır, tarafsız bir rapor halinde sunulur. Bu süreçte raporun içeriği, hem teknik doğruluğa hem de hukuki süreçlerde kullanılabilirliğe uygun şekilde kurgulanmalıdır.
DNA Kriminal ve Adli Bilişim Danışmanlığı olarak, bilirkişi raporlarını yalnızca teknik doğrulukla değil, aynı zamanda mahkemede geçerlilik taşıyacak standartlarla hazırlıyoruz. Alanında uzman ekibimizle, davanızın en hassas aşamasında güvenilir, objektif ve profesyonel bir destek sunuyoruz.
Siz de dava sürecinize güç katacak, teknik yönden sağlam ve hukuki açıdan geçerli bir bilirkişi raporu için bizimle hemen iletişime geçin.
Kaynakça
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)
- Madde 63: Bilirkişilik başvurusu
- Madde 67: Bilirkişi raporu ve rapora itiraz
- Madde 74, 86–89: Bilirkişiliğin zorunlu olduğu özel durumlar
- Madde 62–73: Bilirkişilikle ilgili genel hükümler
- 6754 Sayılı Bilirkişilik Kanunu
- Bilirkişinin atanması, reddi, çekinme sebepleri ve yükümlülükleri hakkında düzenlemeler
- Bilirkişilik Yönetmeliği (Resmî Gazete: 03.08.2017 / 30143)
- Bilirkişi atama prosedürleri, görev süresi, etik ilkeler ve disiplin hükümleri
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) – 6100 Sayılı Kanun
- Madde 266 vd.: Bilirkişiye başvuru şartları (Ceza ve hukuk yargılamasında paralel hükümler içerir)
- Yargıtay Kararları ve Hukuk Doktrinleri
- Bilirkişi raporlarının bağlayıcılığı, delil niteliği ve yargıya etkisi üzerine içtihatlar
- Özellikle ceza hukukunda bilirkişilik uygulamalarına ilişkin akademik yorumlar
- Türkiye Adalet Akademisi Yayınları
- "Ceza Yargılamasında Bilirkişilik Uygulamaları" konulu seminer notları ve ders içerikleri